7 Mart 2012 Çarşamba

Kitabevi - 1

  Neredeyse tüm lise hayatım boyunca evimizle arası 15-20 dakka olan halk kütüphanesinden klasikler başta olmak üzere bir sürü kitap okudum. Üniversitede ilk önceleri sadece adını duyduğum ancak sonradan yurt-okul yolu üzerinde olduğu için OLGUNLARla çok sık karşılaşır olduk. Uzaktan bir "merhaba merhaba" olan ilişkimizi zamanla "hacı naber? bugün de ben" kıvamına getirmiştim. Ancak sorun şuydu ki nerdeyse hiç klasik kitap edinmedim. Buna karşılık 2007-2010 arası çıkan bütün pembe,beyaz dizi diye anılan, aşk romanlarını okudum ve aldım. Dost'ta da durum aynı. Gözüm klasiklere hiç kaymıyor.
Bu sene farkettim ki ben klasikleri, eski kitapları kütüphaneden okumayı seviyorum, niyeyse. Güncel romanlarda, filmlerde vs elimin altında olsun, benim olsun diye bir sahiplenme duygusundayken; klasikler bana kütüphanenin sahip olduğu şeylermiş gibi gelir. Onları yaşanmışlıklarıyla, belli bir zaman aralığı zorunluluğuyla okumayı seviyorum.
Tabi bende hemen bizim okulun kütüphanesine üye oldum.
İlk kitabım ; Kiralık Konak


Batılılaşmanın yanlış anlaşılması ve alafrangalığın sadece biçimini alıp muhtevasını anlamayan, Tanzimat sonrası gelişen bu İstanbuli halkı ve durumu en iyi anlatan kitaptı okuduklarım arasında...

Şimdi elimde;


William Shakespeare, Macbeth var. Ben kitap altı çizerek okumam, hele kütüphane kitabına nokta bile koymam. Ancak beğendiğim sözleri bir deftere not ediyorum. Bu oyunda / kitapta neredeyse okuduğum yerlerin yarısını not alıyorum. İşte Shakespeare bu yüzden Shakespeare !!! Boru değil dicem çok kaba kaçmazsa :)



Elimdeki diğer kitap Cengiz Aytmatov, Gün Olur Asra Bedel. Sevgili kuğzucuğum Sibel bahsetmişti sohbet arasında konusundan. Çok merak ettim. Burcc' a özendirip onun için aldım. Ancak o şu sıra okuyamayacağı için ben başladım bugün. 

Uzun zamandır elime iki kitap alıp okumamıştım. Bakalım, türler farklı olduğu zaman kolay oluyor benim için diye hatırlıyorum. Sürekli makale okumaktan çarklar paslanmış mı bakiciiiz artık.

Serrose'dan azcık kıskanıp/özenip yazdığım, yazmaya başladığım bir bölüm daha oldu bununla. Vatana millete hayırlı, uğurlu olsun.
Okudukça yazarım garii :)

Macbeth'ten beğendiklerim (şimdilik) ;

"Kahbe talih de onun gözdesi sanki,
  Hep ona gülümsüyor ."

"Bittim artık, yaralarım 'İmdat !' diye bağıracak neredeyse ..."

"İnsanın düşündükleri, gördüklerinden daha korkunç oluyormuş meğer ..."

"Hoşgeldin!
  Sen yüreğime diktiğim bir fidan gibisin ,
  Geliştirip büyütmeye çalışacağım seni"

"Al sana bir engel daha !
 Ya düşüp kalacaksın önünde,
 Ya atlayıp geçeceksin..."

"Güneş hiçbir zaman öyle bir yarın göremeyecek ..."

"Sen yüreğini gergin tut yalnız,
 Bak nasıl oluyormuş başarmak"

"Gök amma da cimri bu gece ;
Bütün kandilelrini södürmüş ..."

( I agree with you dear Shakespeare )

Puslu bir başkentten iyi geceler...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder