3 Mayıs 2012 Perşembe

Şarkılara Senaryo - 2


Seni barda gördüğüm an, elinde biran, gözlerin yarı kapalı, omuzların çökük, ne kadar alsan da yetmezmiş gibi soluduğun derin nefesinle yıkık bir adam, kayıp bir ruh olduğunu anlamıştım.... Biliyordum... Ancak değişirsin gibi gelmişti; kendime fazla güvenmişim...

Halbuki bu tavrının bir yıl boyunca aynı iş yerinde çalıştığım, ilk tanıştığım adamla yakından-uzaktan alakası yoktu. Ne olduysa bir aylık izinden dönünce değiştin. Sen gitmişsin de depresif ikizin gelmiş gibiydi. Senden taban tabana zıt biriydi yeni sen...
Her gün iş yerinde seni gözlemekten mesai sonrasına kalıp dosyaları halletmem alışkanlığım olmuştu. Her zaman gülen, gülünce gözlerinin içinde kamp ateşi yakan, ofisin en şeker insanı, benim kalbimin depara kalkmasına sebep olan adam, sen... O kadar içten, cana yakındın ki... O kadar yakışıklı, bilgili, kibar... Aynı zamanda çapkın gülüşlü o muhteşem adam...

İzinden dönünce gelen adamın sen olma ihtimali sıfırdı... Sen değildin... Ruhun bedeninden sökülüp atılmış gibiydi. Gülmüyor, konuşmuyordun. En önemlisi o kadar boş bakıyordun ki, bir şeyler gördüğüne emin değilim. Bomboş gibiydin... Hiçbir şey hissetmez gibi. İnsan değil de artık bir robotmuşsun gibi. Yaşamak için hiçbir sebebin yokmuş gibi. Nefes almaktan, bu dünyada olmaktan rahatsızmışsın gibi....Seninle konuşmaya, sana ulaşmaya çabaladım. Konuşmadın, dinlemedin, anlatmadın...
 O gün ofiscek bara gidildi. Tabii ben yine geç çıktım. Bara girince herkesten ayrı, herkesten uzak, en tenha köşede içiyordun bir başına. Doğrudan yanına geldim. Bir şeyler anlatmaya başladım, saatlerce konuştum. Dönüp bana ya bir ya iki kez baktım. Önemli değildi. Sadece senle konuşmaktı derdim. Olur da sıkılıp isyan edersin diye. Yada ben anlatıyorum diye sende bir şeyler anlatırsın diye... Tepki vermedin hiç, duydun mu onu bile bilmiyorum.
Deli gibi içtik. Taksiyle seni eve bıraktım. Koltuğa yığıldın. Seni öyle bırakamadım. Başına yastık yaptım bacaklarımı. Çocukmuşsun gibi başını okşadım... Öylece ağlamaya başladın ve anlatmaya başladın bir ay önce ölen nişanlını...

*****

Sana ulaşmıştım. En azından o geceden sonra benle iletişime geçtin. Tekrar gülmeye, konuşmaya bile başladın. En büyük kozumu oynayıp her şeyi sana yatırdım. Ve sen sonunda benim oldun.... Herkes tekrar eski haline döndüğüne yeminler ediyordu... Ancak ben tüm gerçekleri biliyordum. Aramızda hep bir hayal vardı. Geçer sandım; geçmedi....
Savaşmak için elimde hiçbir şeyin olmadığı, göremediğim, tanımadığım bir rakipti o. Boy ölçüşmem imkansızdı...

Herkes beni ne çok sevdiğine bahse girerdi... Ancak en çok güldüğümüz bir anda gözlerinin donuklaştığına, sevişmelerin en uç noktasından durup bana o malum "sen o değilsin" bakışına, en yakın olduğumuz anlarda bir anda uzaklaşmana ve içine kapanmana sadece ben şahit oluyordum.

Çok şey istemediğime eminim... Sadece beni sev istedim... 
O'nu aş ve BEN'im ol.......

Sanırım imkansızı arzulamışım... Bu aşk tek taraflı....Sense bir elin benim avuçlarımda olmasına rağmen O'na aitsin... Her zaman ve daima....şarkısı da bu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder