Hüs' le tanışıklığımızın ilk 4,5 senesi böyle geçti. İlk önce O benden hoşlandı ve ara ara nüksetti. Ben ona yüz vermedim o da mesafe koydu biraz. Sonra ben bir şeyler hissetmeye başladığımda ise onun hayatında biri vardı. Ama asla görüşmekten vazgeçmedik. 2-3 ayda bir, bir haftalığına hiç durmadan msjlaşır, sonra bir anda bıçak gibi kesilirdi görüşmelerimiz. Yılda bir sefer buluşurduk sadece. Bir filme giderdik sinemaya...
Ben hazır değildim, o gelirdi. Ben gelsin isterdim, o razı gelmezdi....
O döneme ait bizi en çok tanımlayan cümle...
Ben kendimi iiiyyice bulma aşamasına girdim.
Onunla olan her şeyi oluruna bıraktım. Bir isim koymamız şart değildi....
O varken daha da mutlu olmaya başladım.
An geldi ve ona muhtaç kaldım...
Ve farkedişler...
İlk adımlar; korkakça ve ürpererek..
Başlangıçlar, sözler, yeminler, umutlar...
Artık TAMAM deyişler..
Aşk... Sevgi... Birliktelik...
Özellikle şu aralar olduğu gibi... :)
Gidişler, görevler, vazifeler... Araya giren yollar, dağlar...
Sürekli bir bekleyiş, sürekli mesafeler...
Sürekli sabredişler, yalnız kalışlar...
İsyan bile edememeler...
Canına tak dediğinde bile yakınamamalar...
Balzac demiş ki; "beklemeyi bilenin her şey ayağına gelir"....
Hüs'ü öyle çok bekledim ki... bekliyorum ki...
Yan yana yaşamaya başlamak nasıl olacak merak ediyorum...
Bir keresinde 72 gün boyunca yüzünü göremedim ve günde sadece 1 dk lık konuşmalar yaptık.
Şu aralar 3 aydır yüzünü görmüyorum ama istediğimiz kadar konuşma şansımız var -ee bi zahmet--
Bizim ilişkimiz hep beklemeye, özlem duymaya, kavuşma ümidi kurmaya dayalı...
Daha kimler benim kadar bekliyor...
Üstelik daha evli bile değilken...
4 yıllık bir ilişki süresince...
Asker eşi olmaya hazırlanmak...
Ve bu benim canımı ne kadar sıkıyor?
Ne kadar daha sıkabilir?
Ne kadar daha katlanılır olabilir...?
Öyyyyle işte !
Hüs duymaşın ! hişşşşşşttt !!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder