7 Aralık 2012 Cuma

YAKINDIKLARINLA KUŞANMIŞKEN, YAN ONLARLA !!!


sen bana hiç bakmadın... gözlerimin derinine ilişmedin hiç...
uzaktan öyle...yabancı gibi davrandın...
yabancıydım gerçi senin dünyana... "yabani" demiştin bir kez benim için... "iki lafın belini kıramaz o"... halbuki bahsettiğin şey iki lafın belini kırmak değildi... alıştığın 'basit kız' tablosuna uymuyordum... rahat, arsız ve fütursuzca flört etmememdi sorun... 
alışkın olduğun hiçbir tabloya uymadım ben gerçi.... basit değildim... zordum ki uğraşmadın... uğraşmaya değecek kadar güzel değildim... bir gecelik yatıp atabileceğin bir kız değildim... sadece tensel zevkler alabileceklerinden olmadım... daha fazlasını isteyeceğimi biliyordun... saygı, düzenli bir ilişki, hoşlantıdan biraz fazla, aşktan da az a tav olacağımı biliyordun... rol de yapmadın bana... rol yaptıktan sonra istediklerini yerine getirmeyeceğimi biliyordun... uğraşmadın...

senden aynı zamanda nefret de ettim... gözümün önünde 'şarküteri reyonuna ait' kızlara kur yaparken, zaten göklerde olan münasip yerlerini arşa kaldırıyordun... hepsi kendini önemli sayıyordu... basittiler... o kadar ucuzdular ki sen onlara bi bedel bile ödemedin... promosyona sokup kendilerini, kucağına attılar bedenlerini...
hepsi "bu sefer..." dediler bu defa özel olduğunu hissettiler... azcık düşünseler bunun koca bir yalan olduğunu anlardılar... ama senin oltana beyni olmayan, aklı beş karış havada aptallar denk geliyordu...

sana olan zaafımı anladın... çünkü 10 metreden anlaşılıyordu aptal tavırlarım... ağzım açık seni izlerdim... yanında konuşmaz, sadece gizli gizli sana bakardım... yanında bir kız görünce yüzüm düşerdi... anladın dimi? anladın, aldın av kokusunu... hiç iyi davranmaya bile çalışmadın... o iki günlüklere davrandığın kadar bile  iyi davranmadın... yaftaladın beni ve zulme başladın...
önce farketmedim... bir kaç iyi davranıp yüzümü güldürüyordun ama gözlerinde bir şey vardı... bir alay, bir acıma, bir kibir... işlerini yaptırdın... beraber yemek yeme teklifi edip beni yemekhanede beklettin 2 saat... arada beni arsızca sıkıştırıp yanaklarımı kızarttın... güzel olduğumu bile söyledin inanmadan... benim iyi birilerini hak ettiğimi... öpülesi dudaklarımın, bakılası gözlerimin olduğunu söyledin.... öyle bir andı ki sen benle alay ederken ben kendimi miss world finalisti ilan etmiştim... 
yanına daha kolay yaklaşabildiğim, ortamına sokulabildiğim bir zaman yani zırhımı bir miktar indirdikten sonra herkesin yanında alay etmeye başladın benle.... açık açık senin peşinde koşan fino olduğumu söyledin... o yapma tahtında, o çevrendeki şakşakçılarla güldün bana.... 

gözlerine baktım... taa derinine... bunu lisede ergenler yapardı... çevresinden ilgi toplamak için grubun en safına, en çelimsizine, en eziğine giydirirlerdi.... o masumiyeti, o var olma çabasını aradım...
yoktu... acımasızdın.... bilerek isteyerek bir kalbi yağmalıyordun.... o gülüşler, o alaylar başımı döndürdü... tepki veremedim.... elimde fincan varmış, fincanda çay varmış neden sonra geldi aklıma... onu yüzüne bile çarpamadım.... zaten bir tek kelime edemedim de, onu bari yapsaydım.....
nefret edemedim de senden... sevmemek için çokcana uğraştım...
beddua edemedim de sana... mutlu olsun, iyi olsun dualarıma bir son verdim...


kötü bilmedim ki ben seni hiçbir zaman...
kaybolmuş bir ruh.... kırılmış bir kalp gördüm...
ya da hepimiz post modern ıssız adam hikayesine fazla inandık...
adamlar da bu yaralı, derin, geçmişte yaşamış da unutamamış muhabbetine takıldı...
kızlar da "ben bu yıkık, kırık, kayıp adamı yola getirip kendime köpek gibi aşık ederim" fikrine aşık oldu...

iyi de sen demedin mi;
aşk istiyorum dedin...
kızlar çok ucuz diye şikayet ettin...
bugünlerde her şey yatıp kalkmalar diye sinirlendin...
bu kızların hepsi eğlenilecek diye caka sattın...
bu dönemden nefret ediyorum diye yakındın...

dilin başka söyleyip, beynin başka mı çalıştı?
kalbini susturup uçkuruna mı uydun?
o kızlardan bıktın da niye bir tane düzgün insana yaklaşmadın?
niye ben ve benim gibileri yaftaladın ;kezban mı demedin, çirkin mi? eski kafalı mı demedin, eğlenceden anlamayan mı? yoksa iki dakka geçirilmez onla, yüzüne bakılmaz mı?

neyse neyse...
anladım anlayacağımı...
aldım dersimi, oturdum aşşağa...

o ucuz numaralarınla tüm geceler senin olsun...
benim boğduğum aşkıma hatıra, bi tek atasım var...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder