19 Temmuz 2012 Perşembe

Çekilin Yoldan VAHŞİLER Geliyor...


Bet ve Musti'yle Antalya'ya kaçtık geçen gün. Tabi sinemaya götürdüm yavrucuklarımı. Vahşiler'i seçtik ve gittik.
Elimin altında mütemadiyen internet olmayınca çoğu film hakkında bilgim olmuyor. (Normalde düzenli olarak vizyondaki filmleri, vizyona girecek filmleri, konularını, fragmanlarıno, resimlerini, oyuncularını falan araştırır, okurum.) Vahşiler' e de pek bilgim olmadan girdik.

Bazı filmler var, bazen film bitiyo, ben o koltuktan kalkmak istemiyorum. Bir sonraki seansa da gireyim diyorum.. Ya da bu senaryoyu ben yazmalıydım, bu kurguyu ben düşünmeliydim diyorum... Veyahut o film setinde beş dakkacık bulunayım, o havayı soluyayım istiyorum....Öyle bir filmdi.

Filmler konusunda çok ağır eleştiri yapmıyorum farkedildiyse... Hatta bazılarının "iğrenç, saçma, çocukca" dediği filme ben "beğendim" diyebiliyorum. Çünkü sinemaya saygım çok büyük. Kedi ulaşamadığı ete murdar demiyor her zaman. Ben emeğe, yapılan işe, oyunculuğa, senaryoya saygımdan filmleri yarıda bırakmam, cidden kötü olmadığı sürece ağır eleştirmem.

Bunca film izledikten sonra artık filmlere sadece bende yaptığı etkiyle veya yüzeysel bakmıyorum. Sanırım biraz daha derinleşti sinema bakışım; ışığa, oyunculuğa, şarkıya, sanatına, ironi ve eleştirilerine, imge ve metaforlara, müziğine, fragmanına, kameranın açısına vs. daha fazla kapılıyorum...


Bence bu film başarılı. Çok ağır eleştiriler yapan sinema eleştirmenleri varmış. Hatta bir tanesini okudum. Yargısız infaz gibi geldi. Yada seyirci bakış açısından tamamen soyutlanıp da bu kadar kusursuz ölçüleri esas alan, matematik ölçüleriyle yorum yapan eleştiriyi ben  sevmediğimden öyle geldi. 

Konusu iki gencimiz esrar yetiştiriyor, efsane oluyorlar; çünkü çok kaliteli. Meksika ağırlıklı carteller biraz daha kuzeye California'ya kayınca bu iki gençten -cebren ve hileyle- anlaşma talep ediyorlar. Tehdit için de iki gencin kız arkadaşını -YANLIŞ YAZMADIM ! İKİ GENCİN BİR SEVGİLİSİ VAR. DAHA SONRA HAKKINDA KESİNLİKLE YAZACAĞIM YORUMLARIMI- kaçırıyorlar. Sonrası tehdit, mafya, fidye, dalavere....

Benim çok da tanımadığım başrol oyuncuları gençler (Aaron Johnson) Ben,


(Taylor Kitsch) Chon 


Gayet başarılıydı.

Benim hiiiiiçççç sevmediğim hatun (Blake Lively) O, 


Onu ilk kez gıcık sarışın yerine ya da kazık yutmuş fasulye sırığı yerine oyuncu olarak görebildim. Ve hatta beğendim. İki yakın arkadaşla yatan, ikisinin ortak sevgilisi olan bir karekteri izleyip de nefret ettirmemeyi, tiksindirmemeyi başardı en azından...

Salme Hayek' in rolünü abartı buldum, ya da niyeyse başarılı bulamadım.
Benicio Del Toro'yu beğendim.
John Travolta'yı yine "çocukluğumun sevimli amcası" olarak sempatiyle izledim.

Beğendiklerim;
*Ben; ..dünyayı değiştirebiliriz.
Chon; Çocuk olma. Dünyayı değiştiremezsin, dünya seni değiştirir.
*Ben ateşi yakmadan önce sevimli, masum halinden kameranın değişen açısı ve ışığıyla kindar ve serseri duruşuyla bakışı.
*O'nun erkeklerini tanımlaması
*Filmin çekildiği evi, sahilleri, dalgaları...

Normalde bu yazımda bahsettiğim üzre serseri kılıkları severim. Arızası olan adam daha çekicidir. Ancak bu filmde beni Chon değil, Ben aldı götürdü.




Evet bazen -baya bayaa- şaşı :)
Ancak -belki de- o kötülüğün içindeki insancıllığı, iyiliği, romantikliği güzel geldi bana. Hoş çocuk Allah için. Şu son zamanlarda beğendiğim bütün adamlar İngiliz. Bu konuda bir şeyler yazıyım bi ara :)

Film sonlara doğru havada kaldı gibi geldi bana. 
Mafya niyeyse ya inandırıcı gelmedi, ya olayları çok abartıydı.

Öyle bir filmdi işte. Geldi su gibi aktı gitti.
Esrar, karteller, silahlar, güzel adamlar, cinsellik... 
İzleyin bence.
Ve her yoruma inanmayın. Benim sıkça başvurduğum sinemalar.com da izleyici yorumları feciydi. Filmi yerden yere vurmuşlar. Imdb'den 6.8 almış.
Kamera açıları, ışık geçişlerini sanırım filmin favorisi seçiyorrum.

İyi seyirler.










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder