11 Ocak 2014 Cumartesi

Final Arası Şarkı Molası # 2


Özcan Deniz sevgimi "güzel adamlar" yazımdan veya arada bahsi geçtiğinden mütevellit bilirsiniz...
En sevdiğim şarkılarında top 3'e gireni, erkek gözünden anlatılan bir ayrılık destanı Kalp Yarası.
Destan çünkü her yönüyle ele alıyor, objektif, sosyolojik bakış açısıyla değerlendirmiş, manzum, her nesle her zaman uyacak, gelecek nesillere aktarılacak bir eser. Yalnız anonim olmaması ve üzerinden çokça zaman geçmemesi hususlarını sorarsanız yapma destan'dır o vakit der size bölümüm neticesinde bir ders verip konumun özüne dönebilirim; teşekkürler Türkiye !!!!

Güzel bir adam düşünün... Kalbi güzel, samimiyeti güzel...Sevişi güzel...
Bakınca içinde oynaşan kelebekler güzel... Kurduğu saf ve masum hayaller güzel... Seni seviyorum deyişi güzel...
Üzerine titremesi güzel... Gözünden sakınması güzel... Dışarıda efeyken kucağında kedi oluşu güzel...
Latifesi güzel... Mantığı güzel... Seninle güzel...
İşte böyle bir adamcağız belli ki bir kıçı kırık kız tarafından haksız ve zamansız terkedilmiş, üstüne üstlük adam acıdan geberirken başkasının koynuna girmiş ablamız... (ben diyorum bu adamlar 5 kuruşluk kızlara bunca prim veririken az bile; ohhhhhhh olsun !!!!!)

Önce bir kızmış, dellenmiş, kırmızı görmüş boğa gibi olmuş...(aslında boğalar renk körü sinirlendiği renk kırmızı değil yeşil. aslında onlar kırmızıya aşık; çünkü otları onca iştahlı yemelerinin başka bir açıklaması olmaz. yani aslında tedavi etsek yazık yediklerinden tiksincek hayvalar, ölüm orucuna girip telef olucaklar ve hatta kriz yaratıp soylarının tükenmesine varacaklar. düşünsenize o zaman köfteyi ben neyden yapıcammm :(  )

İntikamlar düşünmüş, can acıtmalar planlamış, gözünü karartıp acılar yaratayım demiş... Ama kişiliğine uymamış...

"duydum ki görmüşler oynaşta seni; nefesinde el oğlunun nefesi....... takmış beşi bir yerdeyi kahpee kaymak gerdanlarına !!!!
" gidip sıyırayım gördüğüm ilk entariyi, öldürene kadar aldatayım"

ama tüm bu düşünce akımının arasında dönüp kendine de itiraf ediyor;
"sığmıyor bu benim meşrebime vesselam... bu değil anamın ben diye büyüttüğü...
uymuyor bu benim adamlık hamuruma böyle intikam..."

sinir hali geçer, yerine katıksız, doğrucu davud bir acı gelmiş çöreklenir, kabullenme başlamıştır...
"Seçmedim yaşadım verileni hayat diye... dibe vurdum LANET OLASI !!!"
"Bundan daha çok kaybedemem......"
"Şimdi sıra insan gibi acı çekme faslında......................................."

Cidden burdaki gibi düşünen, dilinde bu olan adamlar var veya--- ıygggk nefret !!! mesela var benim böyle bir tanıdığım Hüs'ün arkadaşı. O da bu cümleyi kurar eminim. Çünkü kendisi "güzel adam" değil ve hiç "adam gibi" olmadığından...
"Şimdi arkamdan atıp tutuyorlar....Karı gibi acı çekiyor !!! diyorlar..."

not; senin ne güzel ellerin varmış be adam...

not; içinde en duygu karmaşası yüklü olan cümle "gidip sıyırayım gördüğüm ilk entariyi...." kısmında dediği laftan tiksinişi; kendinden, ayrılıktan, sevdiği kızdan her şeyden nefret edişini ne güzel vermiş acısıyla...

not; "karı gibi acı çekiyor diyorlar arkamdan" dediği kısımdaki alayını, küçümseyişini, 'siz öyle sanın' deyişini, 'siz ne anlarsınız?' eleştirisini alaycı bir gülüşün arkasına ne de güzel saklamış...

yani anlayacağınız ben bu adamı da bu şarkıyı da bu klibi de bir hayli seviyorum...
o zaman gelsin;


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder