Çok garip lan. Hizmet sektöründesin sen ! Yanlış anlaşılmasın; kimse yalakalık yapsın, yoluma kırmızı halı döşesin demiyorum. Tamam senin de derdin olabilir 7/24 gülümsemek zorunda değilsin, kimseye yaltaklanmak zorunda değilsin; amma insan iyi günler bari der dingil ! ağzına mı yapışcak....
İşin kötüsü ben gocunmadan, onlar bana "lütufta bulunur gibi !" karşılığını da aldıkları işi yaparken herhangi bir iyi dilek lafında bulunmamışken "kolay gelsin" diyorum; ve içtenlikle diliyorum. Yavşak bana teşekkür bile etmiyor. Bu lafın üzerine bile bir iyi dilekte bulunmuyor. Umarım günün senin gibi davranan müşterilerle geçer diyorum bende içimden. Attention please! Bu bir beddua değil dikkat ederseniz; herkes hak ettiğini yaşasın.
Onun dışında kısa kısa bir- iki ayrıntıya değineyim;
*Ben kışın geldiğini Sevil'deki sahlep , yazın geldiğini limonata ikramıyla anlıyorum :)
*Eli sıkı- pinti esnaftan nefret ederken, 5-10 gramın hesabını yapmayan esnaf gönlümü fetheder ve genelde hep aynı kişilerden alışveriş yaparım.
*Bir mekana/dükkana/esnafa gitmeyi, alışkanlık edinmeyi, hep belli bir ürün almayı tek bir nedenle severim; ben içeri girince "yine her zamankinden mi?" desin esnaf. Niyeyse bu bana aptal bir zevk ve hatta gurur veriyor (zaten hiçbir zaman normal biri olduğumu savunmadım...)
*Kredi kartım olmadı hiç ancak banka kartım oldu. Uzzzuun zaman önce bir esnaf amcanın o meblağğ için kart çekilmez benden de belli ücret kesiyorlar, ne kazanıcam burdan çıkışıyla öyle bir utanmıştım ki, ya yanımda nakit para taşıyorum ya da yaptığım alışveriş az miktarsa onu gereksiz/ihtiyaç dışı şeylerle yükseltmeye çalışıyorum :(
Ve ev arkadaşım sevgili Burcc hesabındaki para düz hesap olsun diye garip ufak takıntısıyla esnaflara "5'ini burdan alın, 4ünü nakit vereyim" taktikleriyle kök söktürürken esnafın ona da bana yapılan muameleyi yapacak diye geriliyor ve hatta gereksiz çocuksu bir edayla azar yemiş gibi, horlanmış gibi utanıyorum (Burcc biliyorum aptalca gelicek bu sana ama her seferinde bu böyle)
*Haa bir de çocukken su katılmamış bir salak olarak şöyle bir olayım vardı;
Bakkala veresiye yazdırırdık. Ay sonunda asla ödeme zorluğu yaşadığımızı, bakkalın bir kez olsun "peder beye söyle hesabı kapatalım" diye sıkıştırdığını hatırlamıyorum. Allah'a şükür bu konuda sıkılmazdık. Sadece babamın "zırt-pırt para istenmesin, küçük meblağlarla uğraşmıyım; ekmek, şeker, çocuklara abur-cubur olaylarını toplu halledeyim" gibi bir ekonomi stratejisi vardı.
Neyse işte tekel ürünlerini yazdıramazdık; hala öyle mi bilmiyorum; ama bizim Mehmet Amca tekel ürünlerini peşin alıyorum diye veresiyeye dahil etmezdi. Babam da sigara almaya nakit para verdiğinde annem de yakalayıp ekmek aldıracaksa misal bakkala gider ekmeği alır, deftere yazdırır, eve doğru yol alırdım. Ekmek poşetini apartman girişine asar, döner bu sefer "unutmuşum yaaaa" diye parayla sigara alırdım. Özellikle babam tam ücret değil de yüksek bir para verince (çocuklara okul harçlığı olsun diye genelde sigara alarak bozdururdu parayı) o paranın üzerini alırken müthiş kızarır müthiş utanırdım :( Bakkal her an "eee daha demin neden ekmeği bu parayla almadın dicek diye yüreğim ağzımda bekler ve hatta ter ddökerdim....
Böyle de aptal bir çocuktum işte :)
o zaman bu da size gelsin;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder