1 Ekim 2012 Pazartesi

BİZ ÖĞRENCİ EVİ MİYİZ LAN ?




Öğrenci evi deyince akla gelen ilk görüntü ve kanı buysa tamameeennn yanılıyorsunuz.
En azından Burcc 'la ben bu tabunun taban tabana zıddıyız...

bu yazıda  bahsettiğim ve sık sık tekrarına nail olduğumuz bir temizlik anlayışımız var...
Haftada bir gün odalarımızı ve banyo-wc- salon- mutfak temizliği yapıyoruz.

Haftada bir gün pazar arabamız ve biz pazara gidip baya bayaaa ! alışveriş yapıyoruz. An geliyor tüm harçlığımız pazar ve market alışverişine gidiyor. Pardon yaaa an geliyor mu dedim? her zaman dicektim, dilim sürştü...

Arada sırada teklese de (canımız çeker de dışarda yemezsek) düzenli yemek yapıyoruz. Arada sırada teklese de (yorgun ve üşengeç olduğumuzda) her akşam bulaşık yıkıyoruz.
Evde anam babam usulü yemekler pişer, fasulye, patlıcan, çorba, pilav, kabak, et vs. neyse de SARMA, ISPANAK, DOLMA, VE HATTAAA KABUSKA bile pişer bizde.... 

Düzenli çamaşır makinesi çalışır, çöpler boşaltılır...

Evimizde ütü, ütü masası, yüklük, (bir ara) 36 parça yemek seti :) , (bir ara) 6'lı dondurma kupları, (yine bir ara) 6'lı şarap ve 6'lı şampanya kadehleri, anaane koltuk örtüleri, misafir terliği, misafir havlusu, misafir örtü, yorganı ve yastığı gibi her öğrenci evinde bulunmayan şeyler var.
Ve tabiii bir de çift kişilik yataklarımız :)

Bizim kütüphaneye gidişimiz bile böyle, parka gidişlerimiz bu şekil....


Doğum günü kutlamalarımız da bu kıvamda....

Yurttan gelen arkadaşlarımız, yakınlarımız, daha kötü şartlarda yaşayan ev'li arkadaşlarımız :) evimize girince mest olurlar (çok mu zengin-havalı- burjuva takılmaya başladım ben yaaa)
O sebeple evimize biri gelince kesinlikle bardak neyim kırılır evde, nazar değer yani...



O kadar da mükemmel değiliz ama yaaa... Rahat olun...
Biz de arada öğrenci oluyoruz.



Bir- iki kez evde böyle masalar kuruldu...

Burcc 'un koymama izin vermediği (çünkü yine meşhur :)  pembe pijamalı halinde)  ""evde masa tenisi"" modunda hallerimiz oldu...

Bir de iki makine üst üste yıkanınca salonda oluşan kurutmalık görüntüsü pek hoş değil... 

Öyle işte, biz de naçizane, kendi yağında kavrulan bir öğrenci eviyiz nihayetinde...

not; haaa unutmadan, benim bu yazıya asıl başlama sebebim;
Bugün pazardan 5 kg domates alıp kışlık konserve domates kaynattık, onu diycektim.... Öğrencilik işte naparsın???
:) 


Bu yıkadığımız kavanozlar (evet biz içindekini yedikten sonra cam kavonozu atmayıp yıkayan öğrencilerdeniz)



Bu kaynayan domateslerimiz...
(Tabi önce robottan geçirdik, ve evet bizim robotumuz, blendırımız, narenciye sıkma makinemiz, közmatik denen şeyimiz, küçük tüpümüz ve bozuk olmasa elektrikle çalışan grill imiz de var...)



Bu da domateslerimizin son hali :)

Domatesin kilosu 50kuruşken bence alın, sizde yapın... Kışın tatsız tuzsuz bişeye benzemezken, kilosu 4,5 - 5 tl iken hiiiç domates alasımız gelmiyor, ona para vermek evlat acısı gibi koyuyor...


not; artık öğrenci evi esprilerine ve bugün okulda yapılan şahsıma hakaret saydığım ev eleştirilerine ne kaadaaan sinir olduysam bildiğin 5 yaşında karşımıza geçip "Baaaakkk, benim bundan vaaayyy, sende vay mıııı?" diye hava atmaya çalışırken arkasından alay ettiğimiz bebe triplerine girdim...

Affola...




2 yorum:

  1. selam canım :) blogunu ev arkadaşının blogundan keşfettim :)) yazılarınızı yeni yeni okuyorum ancak ve bayıldımm blogunuza..

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler efenim, hoşgeldiniz sefa getirdiniz valla... O zaman ne diyoruz ayılana gazoz bayılana limon kıvamında iyi eğlenceler :)

    YanıtlaSil