Barney 'den ilk önce Burcc bahsetmişti. O da birinden ölümünü duymuş bahsetti falan. O gün bir- iki yazısını okudum ama tipik çapkın yazılarından çok (evet kızlar çapkınları ve çapkınlık hikayelerini sever; çünkü içten içe bir çapkının kendisine aşık olacağını veya istese bir çapkını kendisine aşık edebileceğini haliyle uslandıracağını düşünür. Ya da her çapkının an gelip durulacağını ve buna sebep olan aşkın romantikliğini merak eder, dinlemeyi sever. Avı ne kadar büyükse bundan o kadar zevk alır. "En büyük romantikler, en iyi aşıklar, eski çapkınlardan çıkar" teorisine inanırlar.) kadınlarla garip bir münasabeti ve alıp veremediği bir davası var gibi geldi bana. Aurasını sevmedim, okumadım. Zaten inat edip (kendimce ölümüne şüpheyle bakanlardanım) bir kaç açığını bulmak için karıştırmıştım o gün. Erkek kardeşi yazı yazdı, eski bir yazısında evin tek erkek çocuğu olduğum için... diyor... Askerlikle ilgili ikilemi var falan...
Neyse blog yazmaya başladığında kimse taahhüt-name imzalamıyor. Kimi sessiz sedasız bırakabilir, kimi veda edebilir, kimi küfrü çeker gider, kimi de bir senaryo üretip biter... Kimin canı ne istiyorsa yapar, herkesin kendi tercihi...
Bu ay kütüphaneden Dorian Gray'ın portresini aldım. Bir sayfası feci tanıdık geliyor, ama ben bu kitabı ilk kez okuyorum lan diyorum kendi kendime.
not; Ders, önemli bilgi vs değil de ayrıntılar, saçma sapan bilgiler, bazı sahneler, en saçma anılar, kokular vs. kalın punto, altın harflerle kafama kazınır. Sibel (kuğzu'm benim) diyor ki tanıdığım en ayrıntıcı, hafızası iyi insansın yaaa nasıl aklında kalıyor bunlar? (eskiden eski ev arkadaşı Pınar'la kıyaslardı ama en son bu bahis geçtiğinde -en iyi- sıfatını bana layık gördü.)
İşte benim de aklıma takıldı nerde gördüm diye, takip ettiğim hatta bir- iki okuduğum blogları bile açtım baktım. En son Barney' de geldi aklıma bir kaç gün ard arda açtım baktım, yok bunda değil diye kapattım eski yazılarına sinir olup bazılarına feci hak verip bazılarına gülüp ya da utanıp :)
Yine bazı yerleri araştırdım ve sonunda onun da bloguna bakarak buldum bugün... Hatunlar ve kitaplar diye bir yazısı var. Kitap okuyan daha doğrusu popülerite vs gibi şeyler için kitap okuyan ve bunu paylaşan kızları eleştirdiği bir yazı (okursanız anlarsınız) Ancak kitap okumayla ilgili eleştirdiği bir yazıda pek de okunmayan müthiş kalite bir kitaptan feci alıntı yapmış, güzel uyarlayıp iyi monte etmiş, değiştirmiş bazı yerleri. Kendi içinde eppeeey bir çelişkisi var bence yazının. Ve de hiç alıntı gibi değil kendi laflarıymışçasına süslemiş yazıyı... Neyse...
İşte bu da kitap ve gamlı baykuş ayracım :)
Yine kütüphaneden araya çeşit olsun diye aldığım Paulo Coelho, Portobello Cadısı... Şimdilik iyi gidiyor, Hele D. Gray'e göre gayet hızlı okunuyor tarafımca.
Bu da konu bütünlüğü sağlayan cadı ve kazanı temalı ayracım.
Çapkınlık dedik, kitap dedik bu kitaptan da bahsedeyim. Dorıan Gray'den önce alıp okuduğum kitap; Don Juan'ın Kayıp Günlüğü...
Ve aşk temalı ayracım :)
Don Juan efsanesi defalarca farklı kurguyla değişik sanat türlerinde -film, roman, efsane vs- ele alınan bir konu. İzlemediyseniz misal şöööyle bir film var.
Başrol benim Don Juan'ım olan Johnny Depp.
Neyse..
Bu kitap da güzel kurgulanmış. İşin içine İspanya'nın o dönemdeki sosyal yapısı, engizisyon mahkemeleri, aldatmalar, evlilikerin iç yüzü, kadınların ilgiye muhtaç yönleri, baskı arttıkça gelişen isyan duygusu ve getirdikleri gibi konulara değiniyor yazar.
Ve tabi aşık olan Juan'ın durulmasıyla okuyucunun kalbine umut vaat ediyor (okuyucuların kadın olduğunu bildiğimden yukarıdaki çapkınlığa bakış açımıza ithaf edilmiştir)
Don Juan'ın Kayıp Günlüğü kitabının yanında çeşit olsun diye de "Yanılsamalar Kitabı" vardı Paul Auster'den. CAN yayınlarından gidiyorum, bakalım...
Öyle iştee. Son iki haftadan kitap durumu bu.
Etüt merkezinde öğretmenlik yapıyorum bilindiği üzre. En fazla üstünde durduğum konu kitap okuyun...
Tabiii başkasını uyarıp, beylik laflar edip de kendin aksi davranamazsın! Ben de bu prensibime uyuyorum...
Beğendiği bir kaç lakırdıyı yazmadan bitmez bu yazı arkadeş...
* Ruhumu onların sığ, meraklı gözlerinin önünde sergilemeye hiç niyetim yok. Yüreğimi onların mikroskoplarının altına asla sermeyeceğim !!!
* Basil ; "Sen düne geçmiş mi diyorsun?"
Harry ; "Aradan ne kadar zaman geçmiş olmasının ne önemi var? Ancak sığ kişiler bir duygudan kurtulabilmek için yıllarca beklerler."
(Dorian Grey'in Portresi- Oscar Wilde)
* Çok sevdiğimiz birini yitirdiğimiz zaman duyduğumuz derin acının biricik avuntusu 'en iyisinin bu olduğu'nu umut etmek belki de...
* Klasik bale yapanlar neden parmaklarının ucunda dans ederler biliyor musunuz? Aynı anda hem yere değiniyorlar, hem de göğe erişiyorlar da ondan.
(Portobello Cadısı- Paulo Coelho)
* Erkekler, kadınların sahip olduğu güç hakkında çok az şey bilirler. Kendi duygularına hakim olmak en güçlü yanlarından biridir ve bu konuda erkeklerin hayal edebileceğinden çok daha iyidirler...
* Korku bir hırsızdır; hayatını çalmasına izin verme...
(Don Juan'ın Kayıp Günlüğü)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder