29 Ağustos 2013 Perşembe

yeni deneyimler

yapmam dediğiniz, yapmayacağınızı düşündüğünüz, üzerine düşünmenize gerek yok genelde uzak durduğunuz şeylere an gelir bile isteye dahil olabilirsiniz... ben misal son zamanlar;

*Sade çikolatayı çok sevmem normalde. Tatlı krizine girmem veya çok canımın çekmesi lazım. Kıtırtılı pıtırtılı şeyleri daha çok sevdiğimden, nutellayı bile assssllla ekmeksiz ağzıma koyamadığımdan gofretle, kekle falan iyi gidiyor çikolata. Hele ki sade çikolata sosla ağırlaştırılmışsa hiç yemem. Ancak geçen gün tatlı kriziyle aldığım bu şerbetli tatlıya bayıldım.
not; şeker krizine girdiğinizde yiyin. 2kareden fazla yemeyin zira başta dönme, şeker koması gibi yan etkileri var.




*Zeytinyağlı ürünlerin kokusuna bayılmam. Annem seviyor diye d'olive el kremini bir süre severek kullanmış ve bir anda kokusu ağır gelmesiyle nefret etmiş, yanıma yaklaştırmamıştım daha. Geçen gün bu ürünü görünce fiyatı da uygun diye aldım. Zira bir vücut sütü, losyonuna ihtiyacım vardı. Zeytin yağlı ama kokusunu bunca sevdiğim başka zeytinyağlı bir krem yoktu sanırım. Süper de etkili, yumuşacık, çabuk emiliyor, iyi nemlendiriyor. Daha nolsun???



*Leblebiyi tuzludan başka bir ürünle düşünemeyen ben, bırakın çikolatalısını tuzsuz bile tiksinen ben bu çikolatalı leblebiden günde 2-3 ağzıma ata ata Çorum seferimden getirdiğim ev hakkını bitirdim :)



*Çocukken uzun tırnaklı, böyle ojeli tırnıklar cadı eli/tırnağı gibi gelirken yaş ilerlemesiyle bu durum kötü kadın imajına dönerken bayaaa bir geçtiğimiz günlerde "aaa nasıl olur acep diye denemede bulunuyordum kendimce :)
not; uzun tırnağa aşık olduğumu söylemiştim bilenler hatırlar; bu bahsettiğim cadı eli tırnağı şöyle ki çoğunluk takma tırnak için veya kendinden katır tırnağı gibi büyük, abartı tırnaklara koyu renk oje sürmek, cırt renkler sürmek, tırnak boyunu abartmak gibi meseleler


*Eskiden sinir olduğum, hoşlanmadığım insana kaşlarımı çatar, soğuk davranır, konuşmazken; şimdi beni ard arda bozsa bile -yüzsüzlük seviyesine varmadan- bir şey olmamış gibi sohbet ortamından kopmamaya çalışıyorum. Bu benim için de süpriz olan ve şaşırdığım bir deneyim aslında.

*Sosyalliği yaşatmak adına kişiliğime çok uymayan insanlara sevdiğim biri hatrına katlanırken şimdilerde yalnız da takılıp, plan yapabiliyorum. Eskiden sahip olduğum takılmak için "can ciğer kuzu sarması olunmalı" tabumu çocukça bulup aştığım için kendimle gurur duyuyorum :)

*Sebepsiz nefret ettiğim insanlar vardır. Belki tavrından, konuşmasından, tipinden, kişilinden. Öyle kişilerin yaptığı ettiği bi,r işi gördüğün anda sinir olup da sonradan ağzına takılması olayı beni şaşkına uğratıyor. İlk kez Ömür Gedik adını duyuyorum ve ondan köşe bucak kaçmak yerine bile isteye ona dahil oluyorum.
O zaman gelsin;




27 Ağustos 2013 Salı

arabesk edebiyatına devam...


eskiden hata yapmış ola*bilirim
eskiden hata yaptığımı düşünmüş ola*bilirim
eskiden hata yapmaktan korkmamış ola*bilirim
eskiden hatalarımla yüzleşmekten kaçmış ola*bilirim...

neyyys'sse....
şimdi hata yapmak istemiyorum
şimdi hata yapmaktan korkuyorum
şimdi hata yapmamaya her zamankinden çok dikkat ediyorum

bu uğurda biliyorum ki;
bencilim
düşüncesizim
ilgisiz ve kalpsizim
görgüsüz, yüzsüz ve hatta kişiliksizim
tek bir şey istiyorum;
emin olmak...

o zaman gelsin keyiflice dinleyek;
en çok da bana hitap ederek...

what's up?



uzun zaman bişeyler karalamayıp da bloga dönmek her zaman tökezlememe sebep oluyor...
yazı stilim, yazdığım konular, olaylara bakış açım falan değişmiş oluyor farkederseniz her yaz sonrası...
ve onca aradan sonra yazamıyorum... kitleniyorum...
eee bu sorunsalı zaten bahane olarak kalkan gibi önümde tutmadığım tek anımı hatırlamıyorsanız;
ben yine ben'liğimi yaşatıyorum demektir...

selaaam, naber millet? diye giriş yapayım gerisi gelir dedim...
WHAT'S UP GUYS???

bir de minnacı bir arabesk ekledim.
bilirsiniz beni; arabesk atar damarım benim :) 

ara verdim sana...
unuttum, nefesinin yüzümle çarpışmasını...
mükemmel bakışını, içten gülüşünü...

hazır ara vermişken sana;
çarçabuk unuttum sesinin çınlayışını;
cümle aleme raks edercesine yaşayışını
elimde olan tek mucizeyi kaybetmenin acısını...