30 Kasım 2012 Cuma

DÜN...



Okula giderken dün, bir evin bahçesinde iki tane tavşan gördüm, ben fotolarını çekemedim kaçtılar. Sahiplerinin eteğinin içine saklandılar. Yaşlı teyze de "biraz çekingenler kızım" diye beni teselli etti :)


Yol kenarında çöp diye atılmış ansiklopediler gördüm. Sen bu hallere düşecek şey miydin be Larousse ?!!!


Resimde pek anlaşılmıyo galiba ama dün yüzümü yıkadıktan sonra elimden kaçan sabunu yakalamak için nasıl becerdiysem kendimi çizdim resmen...


Sonra bir ara aklıma yeğenim geldi kitap okurken. Kitap okumaya çok meraklıdır şimdiden kızım benim :)


Bugün son vize var ama biz Burcc ve Burcc'un kuzeniyle akşam dışarı çıktık. Aklıma geldi diye bir şeyler not aldım. Not defterim ve kalemi, ayrılmaz üçlüyüz böyle, güzel güzel takılıyoruz...Burda yazmıştım yeni aldığımda...


Dün bir de canımız artık sıkılmaya başladığında (artık bizden geçmiş çünkü) Burcc'un küpesinden yüzük yaptım. Allah'ım ne güzel oldular onlar öyle yaaa... Gözüm kalmış olmasın nolur Allah'ım, benim beğendiğim bir küpesi daha  kırılırsa Burcc beni keser.... :)

Öyle işte...
Have a nice day...


27 Kasım 2012 Salı

NE KLİPLER DÖNMÜŞ vayy ARKADAŞ !!!

Çocuk aklıyla anlamamışız...
Kendi adıma konuşayım; ben anlamamışım...
Bana göre hepsi romantik, hepsi aşk şarkısıydı...
Çoğunun sözleri hala akıllarda mıh gibi çakılı...
Ama ne klipler dönmüş arkadaş yaaww !!!

İşte birkaçı; 


Burcc'la benim favori 90'lar şarkı ve klibimiz :)
Adamın hamurunda var yaa megastralık...
Şarkı sözü duygusal, çaresizlik içerdiğinden erotik değil bence buram buram çılgın, divane bir aşığı anlatıyor.
.....desem de o Tarkan'ın mimikleri, iç çekişleri, ağızda top falan nolyo layyyn !


Baya baya "aşk tenlerin seçimi" olayı var bu klipte..


Ayşegül Aldinç'ten beklenebilecek bir performans... Aşırıya kaçmamış..



Bu neyin kafası yaaa... O nasıl bir fantezi dünyasıdır yaa ! Maskeler, çıplak adamlar, kırbaçlar..... Şarkının ima ettikleri falan... huhuuuuuu adamlar uçmuş !


Bence Türk müzik tarihinin unutulmayan fantezisi; göbek deliğinden zeytin...

Tarkan'la başlayan bu fikrim sonucu ilk 10 dakkada bu kadar klip buldum. Daha nicesi vardır kimbilir...

Adamlar iyi cesaret etmiş arkadaş ...

24 Kasım 2012 Cumartesi

Öğretmenler Günü....





Tanıştığımda "gurur"du öğretmenler günü benim için. 2.sınıfta 5kıtalık bir şiirle ilkokul kategorisinde birinci olup ödül almamdı.
İkinci kez aklımda yer etmesine vesile "utanç"tı benim için. Babam, bazı öğretmenler sömürüyor bu günü deyip büyük bir hediye almamıza izin vermemişti. Bir şiir, bahçeden koparılıp sapına folyo sardığım 3 beyaz gülün yanına iliştirilmiş bakkaldan alınma bir pilot kalemdi hediyem. Öğretmenimiz masasına yığılmış büyük hediyeleri açıp kimden geldiğini sorup sahte bir mahcubiyetle 'ne gerek vardı'lara boğuldu. Ben heyecanla beklerken sıramı, büyük bir demet aldı benim 3 gülümün yerini. Sınıf annesi en heybetlisinden yaptıırmış çiçeğini öpüştü hocayla. Belli ki hediyesi ben kadar olan birkaç gariban(!)a düşen 'işte burda da kalemler var' sağolun çocuklar ama çok zaman kaybettik deyip derse geçişti ve utaç tabii çocuk aklıyla....

Daha sonra ortaokulda Türkçe öğretmenime vurulup(tavır ve nezaket gibi öğelerle) öğretmen olmak istiyorum "hayali"ydi benim için. 3yılım öyle geçti. O hoca için tiyatroya da katıldım en çok da onun dersine çalıştım...

Lisede "saygı"ydı benim için. Tüm o ergenliğin ve gıcık olunan hocaların içinde dersini iple çektiğim ve 'tanıdığım ve parasını son kuruşuna kadar hak eden tek memur' dediğim bir yıllık Coğrafya Öğretmenimdi...

Öss'den sonra 'ne olucan şimdi okuyunca?'nın "cevap"-ıydı benim için.

Bugün ise "El yapımı bir anahtarlık", "sevimli bir biblo" ve "Hocayı Üzmeyelim Diye Yapılmış sayfalar dolusu eski ve yeni tüm ödevler"di -ki en güzeliydi :) -
Öğretmenlik şöyle kutsal, böyle önemli laflarına hep gülüp alay ettim ben. Öğretmenliğin önemini ilk kez bugün gördüm ben...

Bir tutam sevgi ekip,emek verip,ellerinden tutmak bir grup fidanın....Ve onların karşında an gelip orman olmasını izlemek sessizce, bir kenarda,mutlu ve huzurlu...

TÜM ÖĞRETMENLERİN ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLU OLSUN....

21 Kasım 2012 Çarşamba

Vizzee !!!


Vatana millete hayırlı uğurlu olsun; vizeler başladı...
Burdan şimdiki zamana ne değişmiş?
KOCA BİR HİÇ...



Yarın dönemin en zor sınavına giricem ve sonra şikibom- tirililililom....

Bugün bile 13:00'da uyandım...
Burcc'la gezmeye Kızılay'a gittim..
Hiç sınav modunda değilim yani...

**********

Bu arada PARA ne b*kum bişey yaaa...
Olmayınca kıvran dur,
Olunca batsın sana hepsini hemen harca...



Bir de civa gibi...
Durduğu yerde durmuyor meret de mübarek akıyor bildiğin...
Yok anam yok, ben milyarlar da kazansam, açlık sınırında da dolansam hep aynı sıkıntı ve cefayı çekerim bu para meselesinde...


Kendinize İyi Bakın...
Üşütüp Hasta Olmayın...


13 Kasım 2012 Salı

Bu'gün...


Burcc'un şu sıra alışkanlığı bulaştı bana; geç uyudum dün, bugün geç uyandım, okula gitmedim... Param gelmiş dediler uçtum,aldım, bir oooohhhh çektim. Ailenin muhasebecisi olduğumdan ailem bana gönderir ben de Nadia'ya iletirim onun payını...

Baktım kalan paraya, Burcc'a borcumu kapattım (şu sıra çook sık karşılıklı borçlaşıyoruz) ve haaalla elimde param var. Zaten kendimi ona göre hesaplamıştım; zibilyon hafta önce kardeşime söz verdiğim üzre bot aldım. Hanfendi bir karar veremedi, verdiğinde netteki satışta kalmadı, Ankara'da bulamadım falan... En sonunda o da ben de sinirlenip biraz da heves kaçmışlığıyla tarif !!! üzerine botunda anlaştık bende bugün aldım.


Ayakkabı Hammer Jack, kutusu kinetix, poşet scooter... Adamların kafa güzel yaaa, her şey güzel onlara.
not; Bad (Betül) eğer beğenmediysen hemen hbr et değiştiriyim, yoksa kargoya yarın vericem gidicek...


Yaklaşııık 4gün önce Batik'den müthiş bir kaban beğendim, diğer bir tanesine de belki dedim. Param gelene kadar mecbur bekledim. Bugün bir gittim, beğendiğimin bedeni kalmamış !!! Ben de diğer seçeneğe yöneldim... Alır almaz da görgüsüzlük yapıp giydim evet ! Giydikçe beğendim, bütünleştim daha çok sevdim... Düz siyah, kaşmir... Bu da ablama gönderilecek "ceket üzerimde nasıl duruyor" pozlarından yandan bakış...



Bir de bugün bu alışverişlerden önce hatta günler öncesine dönerek başlayan bir hikayenin baş kahramanıyım. Boğazım acıyordu... Boğaz acılarına, yaralarına takmayan ve acısa da sallamayan bir insan olarak önemsemedim...
Sesim kısılmaya başladı, "boşver" dedim. Hatta dershanede cırtlak ama gür sesimle yine yeri göğü inlettim.
Her geçen gün daha acıyan boğazım ve kısılan ses sonucu iki gündür karga çığlığına benzer çok hafif bir ses çıkar oldu, bugün hiiiç konuşamadım. Doktora uğradım bissürü ilaç verdi.Konuşma dedi.
Ancak ben Burcc'a arada soluyarak, arada yazarak, arada fısıldayarak, arada sadece dudak kıpırdatarak derdimi anlattım.
Farkettim ki biz Burcc la ikiz gibi olmuşuz.
Ailede kavgalar, anlaşmazlıklar olsa da annemin tabiriyle biz bir elin farklı parmaklarıyız ve hiçbirimiz hiçbirimize benzemiyor.
Aileni seçemiyorsun da demek ki arkadaşını insan gayyyet güzel seçebiliyormuş.
Aynı cümleleri aynı anda söylüyoruz Burcc'la. Bir durum karşısında aynı tepkileri veriyoruz. Zevklerimiz değişkenlik gösterse de aynı şeylere gıcık olup aynı tür kişilere ifrit oluyoruz gibi...
Ailemde herkes kalabalık sebebiyle birbirinin lafını yarıda bölmeye, yüksek sesle konuşmaya alışarak büyüdü. Onlar bu ses kısıklığımda beni duyamaz, alıştıkları çok sesli Goncc olmadan anlaşamayabilirlerdi.
Hüs'le konuşmadan asla anlaşamadığımız göz önünde bulunursa,
Bugün Burcc'la sesssiz ne sohbetler ettik ...




Allah herhangi bir engeli olan herkese sabır ve kolaylık versin.
Ama ben bugün konuşamayanları çok iyi anladım.
Kızılay'da, kafede, kaban aldığım yerde falan beni konuşamıyor sanan insan çok oldu.
Anlayışı da gördüm gözlerde, acımayı da...
Ve çaresizliği de...
Vermek istediğim tepkiyi veremeyince, söylemek istediğimi anlatamayınca, ya da anlatacağım çok uzun diye vazgeçtiğimde anladım...
Ben bugün kadar sustuğum birgün hiiiç hatırlamıyorum...

ZOOR !
ÇOK ZOOOOORRRRR !!!

Siz bence becerebildiğiniz kadar iletişim kurun...
İçinizde kalmasın hiçbir şey...







11 Kasım 2012 Pazar

*** SENFONİ ***


Parçalandım....
Kırıldım, savruldum...
Attım deli rüzgarlara kendimi...

Sevinçlerim oldu...
Aşklarım...
Sevgilerim...
Kalp çarpıntıları, hoşlantılar...
En ufak şeylerden mutlu olan bir insandım sonuçta;
Hollywood bozması yaşantım olmadı,
Ama ben o tatta, o heyecanda yaşadım...
Da an geldi yaşamımdaki boşluk ve hiçlik yıktı beni...

"Neden yaşıyorum" düşüncesi çattı ansızın,
"Ne yapıyorsun şu dünyada"lar omuz attı,
"Boşsun...Bomboşsun"lar da an geldi vurdu beni...
En çok da onlar koydu zaten...

Öz eleştirilerle saldırdım hep...
Huylarımdan tiksindim...
Beğendiğim oldu kendimi...
Asla çok güzel bulamadım bedenimi...
Olsun, mutlu oldum çok kez kendimden...
Ve memnun kişiliğimden...

Sahteci olamadım...
Kimseyi memnun etmek adına, yalanlar söyleyemedim...
Kimseye kolay kolay ısınamadım...
Ve yüzüne gülüp arkasından konuşmadım kimsenin...
Ticaretle aram hiiiç yok, içten pazarlık yapamadım...
Mesefelerim kimine fazla geldi...
Bazıları da durmadan geçebildiler...
İş bu yüzden çok az arkadaşım oldu hayatta...
Ama tüm arkadaşlarım dostlarım olacak kıvamda...

Gidişlerim ani,
Dönüşlerim keskin,
Vazgeçişlerim sonsuzdu....
Bağlan-tı-larım kuvvetli,
Sevişlerim büyük,
Gururlarım çok oldu...
Kendimi adayışlarım göz doldurdu...

Hayatta en çok takdir bekledim sanırım...
Aldığım oldu,
Hayal kırıklıkları,
Saçmalayışlar ve küçümsendiğim...
Küçümsediklerim de oldu....
Paçavra gibi düşüncelerden kovuluşlarım vardı misal...

Öle çok olmadı hiçbir zaman beni önemseyen insan,
Dinleyen, sabırla bekleyen...
Ben bile önemsemedim kendimi...
Beni ben yapacak dileklerim, amaçlarım, uğrunalarım çok olmadı...
Hayallerimden de korktum ben,
Gerçekleştirememekten...
İtiraf edemesem de en çok becerememekten...

İçimde bir çok ben var...
Suskun, küskün, manik, pasif....
Çılgın, mutlu, hayalperest, aşık...
Bazen hepsi aynı andan konuşur benle...
Bazen üç-beşi...
Bazen de hiçi....

İşte o an yalnızlıktan yalnızlık beğeniyorum...
Öyle derinlere dalıyorum ki...
Siz hiç, hiiiç bir şey düşünmeden düşünce dehlizlerinde tüpsüz dalış yaptınız mı?
Peki ya serbest atlayış...
Alkışsız, seyircisiz, kulaklar tıkalı, gözler bağlı çoğu zaman...
Dibine kadar, göğüne değin...
Sizden bile soyutlanmış bir senfonide...
Size bile yer olmayan bir arenada...
Kimsesiz....
Sizsiz...
Ve Yalnız...







9 Kasım 2012 Cuma

BEN ÖLÜNCE...


Ben ölürsem -ki her canlı madem tadacakmış ölümü, ben de kendi payıma düşeni 
alacağım- gerimde birkaç tanış, birkaç beni seven insan bırakırsam eğer;

* Ölüm haberim gelince öyle hemen inanmasın kimse... Sorsun, öğrensin, kanıt-tanık bakınsın... Eğer içi kaldıran olursa kendi gözleriyle görsün...

* Nedenini- niyesini araştırsın kalanlar... Suçlu varsa asılıp-kesilmese de cezası muhakkak görülsün... Bir  katle kurban gitmişsem kin tutmasın kimse sadece gözlerini adalet bürüsün...

* Eğer duyarsanız ki intihar etmişim; kimse inanmasın... Ölsem intihar etmeyeceğim hatırlansın ve bu işte bi cacık olduğu bilinsin !...

* Peşini bırakmasın kimse; beni masada bırakan doktorun yakasına yapışşın... Ölüm saatimi ilan eden diller, dilim dilim taransın, soruşmaya alınsın...

* Ölmüş gitmiş olacağım zaten bunlar bana yaramaz... Tek isteğim bunlar araştırılırken her soruyla benim artık var olmadığım iyice sindirilsin...

* Annemin itirazlarını kimse dinlemesin; kaşımdan gözüme, tırnağımdan saçıma kadar dalak, böbrek, kalp, ciğer işe yarar ne kadar uzvum varsa dağıtılsın millete. Bunların verilecekler ve önem listesini Burcc'a söyledim vaktiyle; ona danışılsın hatırınıda kalmışsa...

* Sevdiklerim cenazemde ağlasın... Öyle ağlasınlar ki feryat figan... Çığlıklar bir semt öteden duyulsun. Herkes çeksin acısını kendi tarzınca, kimse karışmasın... Ancak akşam olup da herkes kendi evine, evi olmayan yılan deliğine çekilince durulsun. Hele ki yeni doğan günden sonra kimse ardımdan tek damla gözyaşı dökmesin !!!
Herkes bu vasiyetime riayet etsin...


* Herkes büyüklük göstersin, beni kötü değil de elde kalan 2-3 güzel yanımla ansın... Anan varsa, varsa güzel anılarıyla ansın varsın...Beni tanımayanlar ne iyi ne güzelmiş demeseler de iyi ki yaşamış desin...

* Ondan gayri de aklına düşen bir fatiha okusun... 3-5 bayramda bir imkan bulan kabrime gelsin, çiçek bıraksın... Şöyleee misss kokulu kır çiçekleri...

* Haa bir de ben çok üşürüm... Kefenim kalın ketenden olsun.. Birkaç tur fazla sarılsın... 
Üşürsem "yalnızlık" kadar, "sonlar" kadar acı çekerim ben...


Yaaa bi de Alla'sen yakın bir tarihte ölürsem tantanalı bir şekilde, magazinden bozma haberlerde bu yazıyı çıkarıp da cırtlak sesli bir kadına okutmasınlar, enchorman çıkıp da bilmiş bilmiş "öleceğini önceden hissetmiş" demesin yawww !!!
Ahdım olsun öyle bir durumda kafa göz dalmayanın üzerine olur lanetim :) :) :)

Yeri gelmişken Nadia ilen çook sevdiğimiz bir şarkı buraya cuk demese de otursun...

Sağlıcakla kalın....




5 Kasım 2012 Pazartesi

En Kötü Günümüz Böyle Olsun...


Hüs dedi ki;
En kötü günümüz böyle olsun...
Benden uzak...
Hasta, boğazı fena, sesi fena, burnu fena, sinüzitten başı fena...
Tam temizlenmemiş ( ! ) sudan dolayı elleri egzama...
Bu saate kadar çalışmış, komutanından azar yemiş, yorulmuş,
Her zaman tetikte, uykuları bile tedirgin yarı yarıya...

En kötü günümüz böyle olsun diyor...
Olsun be HüsHüs...
En kötü gününüz, en kötü günümüz böyle olsun...
  



Ufak süprizler bizi şaşırtsın,




Şirinlikler bizi güldürsün,



Ufacık hediyeler, almalar-vermeler bizi mutlu etsin,  



İçimiz kıpır kıpır olsun,



Çok şükür yaşıyoruz der gibi...

En kötü günümüz böyle olsun...